24 Kasım 2012 Cumartesi

2012'nin En Güzel Gülen Bebeğini Arıyoruz...




                            Hürriyet Aile


O muhteşem gülüşü ile sizin bebeğinizin “2012’nin en güzel gülen bebeği” olmasını ister misiniz?

Bebeğinizin en güzel gülen fotoğrafını ya da videosunu bizimle paylaşın, hem bebeğinize ömür boyu hatırlayacağı bir anı hediye edin hem de onun bol bol gülen fotoğraflarını çekeceğiniz iPad 2, fotoğraf makinesi ve sürpriz hediyeler kazanma şansını yakalayın.

Unutmayın, yarışmaya ne kadar çok video ya da resim ile katılırsanız kazanma şansınız o kadar artacaktır.

Kazanmak için hemen tıklayın!


Bir bumads advertorial içeriğidir.



20 Kasım 2012 Salı

Tüyap Kitap Fuarı Alışverişi


Meslek icabı her sene Tüyap kitap fuarına gidiyoruz,valla mecbur olmasa bilmiyorum üşenirim galiba gitmeye,çok kalabalık,çok gürültülü,bir yandan öğrencilerin sorumluluğu ancak alışveriş yapmanın dayanılmaz hafifliği unutturuyor her şeyi:)

Yine her zaman olduğu gibi bu sene de Ceren'e çalıştım. Ancak bu sene daha başarılı seçimlerde bulunduğumu farketim. Sanırım biz buna tecrübe diyoruz :)




Soldaki 5 kitap ile serimizi tamamladık.12 hatta yeni çıkan spider man ile 13 kitaplık kolleksiyon tamamlandı,Ceren rahatladı:) Çok sevindi,tüm akşam elinden düşürmedi.

Ortadaki 2 kitap da 3 boyutlu,Çamlıca yayınlarından. Geçen sene de böceklisini almıştım,hala oynuyor,bu serinin de tüm kitaplarını tamamladık.

Sağ üstteki 2 kitap İş bankası yayınlarından. Hareketli kitaplar. Ceren kumsal ve de uçak çok sevdiği için bu konulu olanları seçtim,baya çeşit vardı,çok beğendim bu seriyi.

Sağ altta ise Bahçeşehir Yayınlarından. 3 boyutlu bir kitap bu da. En beğendiğim diyebilirim.

Bir de almadığım,aklımda kalanlar var. Redhouse yayınlarında İngilizce kart ve kitaplar,Bahçeşehir yayınlarında 'görgü kuralları' serisi, İş bankası yayınlarından 3 boyutlu prenses evi, Doğan Egmont'ta 3 boyutlu Dora kitabı...

Bu kitaplar ne kadar dayanır,hepsini birden önüne döktüğüm için ne kadar kıymet bilir bilemiyorum ama Ceren'in kitapla haşır neşir olmasından dolayı çok mutluyum. Bugün bir arkadaşımla konuştuk,al al al sonu yok ancak kitaba verilen paraya acımıyorum ve en büyük yatırımın insana yapılan yatırım olduğunu düşünüyorum.

4 Kasım 2012 Pazar

Cunda ve Yol Üstü Durakları


  Yaz tatili biterken bir sonraki tatilde neler yapsak,acaba kurban bayramında bişiler mi yapak derken kendimi booking.com'dan Cunda'da otel ayırtırken buldum. Aman rezervasyon yaptırayım da gitmezsek de gitmeyiz dedim,nasıl olsa ücretsiz iptal var dedim.Hiç niyet de yoktu gitmeye,evde yatıp dinleniriz diyorduk. Vakit yaklaşınca hadi dedik iptal edelim de elimizde patlamasın. Anlatmadım di mi? Geçen sene Amsterdam'da 4 kişilik yer ayırtıp iptal etmeyi unutunca yüklü bir miktar kredi kartında patladı da.

İşte neyse,baktık iptal olmuyor,cezası var bilmem kaç TL,eşimin kulaklarından dumanlar çıktı,dişlerini sıktı filan,neyse mecbur kaldık gitmeye.

Çarşamba sabah planladığımız saatten daha geç çıktık yola,geç derken 9 filan. Eşim trafik olur diye sabah ezanında çıkmaya niyetliydi de. Evet yine gerginlik:)





Az gittik uz gittik,Cunda'ya vardık.Girişte bizi karşılayan çorak ve de kurak görüntü ile hayal kırıklığına uğradık.




Vardıktan sonra indik sahile,belki dedik farklı bişi buluruz. Hani o kadar anlatılıyor Cunda diye diye,yok valla hiç bi numarası yok. Hiç buraya kadar yol yapmayın İstanbul'dan ,Büyükada'ya gidin,inanın hem evinize yakın hem atmosferi daha hoş.




Deniz kenarındaki restoranlar güzel,mezeler güzel,fiyatlar güzel,hadi dedik bari anın tadını çıkaralım. Ceren kızım da saolsun,tüm akşam sorun çıkarmadan oturdu. Gerçi diğer günler çıldırttı ama olsun:)




Şansımıza otelde odamızda yine teras vardı. Otel derken 3 odalı butik otel. 2 eski koltuk,bi tane sandık,eskiciden alınmış cam avizeler,al sana butik otel. Her yer gacur gucur,alt kattaki adam horluyor sesi senin odanda,yatağın yayları batıyor,neymiş butik otel. Uff hiç sevmem vintage denilen akımı. Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı.




Yiğidi öldür hakkını yeme,terasta yaptığımız kahvaltı harikaydı.














Değirmen tepesi denilen yere çıktık,manzara eşliğinde bir bayram kahvesi içelim diye ancak Ceren saolsun bir an olsun oturmadığı için kahvemi içemedim.
















Şeytan ofrasına çıktık,millet ayy vayy diyip bayılıyor filan,inanın ben kendimi bi ruhsuz,bi duygusuz,bi öküz hissettim.








Yazın çok kalabalık oluyormuş burası,manzarayı bile göremiyormuş kimse kalabalıktan,bırakın oturacak yeri ayakta bile zor dikiliyormuşsunuz.












E artık yiyelim şu meşhur tostu dedik,gerçekten enfesti. Ana-kız nereye bakıyoruz acaba burada? Sanırım telefona:)







Sakızlı dondurma da çok güzelmiş.







Bayramın 2.günü İstanbul için çıktık yola. Çanakkale üzerinden geze geze dönelim dedik.Önce Truvaya uğradık.




Sonra da Kilitbahir'e geçtik,şehitliği gezelim dedik.




Git git yol bitmiyor,anam ne kadar uzağa yapmışlar anıtı. Akşam olmak üzere,daha yolumuz çok. Eşim yine gerildi:) Ceren bir yandan koşturuyor,ben peşinden. Valla hiç bişi anlamadım,rahat rahat gezip o manevi havayı daha çok hissetmek isterdim:(












Neyse gergin mergin döndük eve,oburiks ailesi olarak (Ceren hariç) Tekirdağ'dan geçerken köfte yememek olmaz.