29 Nisan 2011 Cuma

Ceren 'En Stil Sahibi Çocuk' yarışmasında!



 Limango'nun düzenlemiş olduğu 'En Stil Sahibi Çocuk' yarışmasında Ceren de yer alıyor.stilimizi beğenirseniz Beğen tuşuna basarsınız,beğenmezseniz n'apalım,sağlık olsun:)

NOT :Ceren'in yanlışlıkla 2 tane resmini ekledim yarışmaya,biri silinicek,kafanızı karıştırmasın:)

28 Nisan 2011 Perşembe

Ceren ve Ayda buluştu!!

 sevdiğim bi insanın bana gel demesi yeter,ben koşarım.

ani bi plan oldu bizimkisi..palladium'a gelsene diye mesaj atmış Peri twitterdan,ben de tamam,geliyorum,telefon numaram da şu diyip çıktım yola.Peri'den ses yok,mesajımı ne zaman okuyacak diye merakla bekliyorum.tabi ben bu arada köprüye geldim bile trafikle cebelleşiyorum:)içimden de bu kadar eser akıllı olunmaz be diyorum,insan bi kesinleştirir öyle çıkar yola.

korkum hemen geçiyor,çünkü Peri bana ulaşıyor,derin bi ohh çekiyorum ve büyük buluşma gerçekleşiyor:)



ilk başta şunu söyleyeyim,Perihan çoook çok tatlı birisi,çok da doğal,yanında kendinizi çok rahat hissediyosunuz.sanki 40 yıllık arkadaş gibi..sonradan yolda düşünüyorum,kızıyorum kendime çok mu konuştum acaba diye:)




Cerenle Ayda karşılıklı mama sandalyelerine oturarak bakıştılar bol bol.Ayda annesini kıskandı,Ceren de su şişesinin kapağını Ayda'ya vermek için çığırdı.oturduğumuz cafenin altını üstüne getirdik.




tam ayrılırken aklımıza geldi fotoğraf çekilmek.çok çok keyifli bi gündü.en kısa zamanda tekrar buluşmak dileği ile ayrıldık.

21 Nisan 2011 Perşembe

cerenlihayatmutluhayat.com

içimizde nedensiz bi mutluluk var.aslında nedensiz kelimesi saçma.mutlu olmak için sebep çoookkkk.artık daha çok şey paylaşıyoruz büyüdükçe.sürekli dipdibeyiz,yanıbaşımdan ayrılmıyor,belki bu yüzden hala yürümüyor:) dizime başını yaslıyor.sarılıyor,öpmem için yanağını uzatıyor,o misss gibi kokusu dünyalara bedel.

bakın size öpücük atıyor Ceren.kıyafetindeki trendleri yakalama çabasına bakar mısınız?color block trendine tam anlamıyla uyuyor.





bayılıyor yuvarlanmaya.yumuşak bişi görmesin,hemen atlıyor üstüne.tabi kimi zaman ufak kazalar olmuyor değil.o ağlıyor ama gülmemek için kendimi zor tutuyorum o anlarda.




tokasını saçına,ayakkabısını ayağına,montunu üstüne giymeye çalışıyor.komiklik bile yapıyor.küçük bi kova var,ayağına takıyor,gülüyor,güldürüyor.




gülmek için bahane arıyor.böhh desen bile kıkırdıyor.




dolapları boşaltmak mı,oooo en sevdiği oyun.




o an orada olmaması gerektiğinin de bilincinde.




ama tüm sevimliliği ile kendini affettiriyor.




kaç yaşındasın? diye sorunca,eliyle 1 yapıyo.işte o an tam ısırmalık.




tam bir sosyal kelebek.biraz yabancılasa n'olur?




tam bir kitap kurdu.yoruluyorum artık ona kitaptakileri anlatmaktan.usanmıyor sıkılmıyor dinlemekten.sonra o da bana anlatmaya çalışıyor,yemek yiyen çocuğu görüp mamma diyor,okula giden çocuğu görüp baybay yapıyor.




kendince kelimeleri var.işte size cerence bikaç sözcük:
tış=kuş     töot=top    dogga=toka    göş=göz   ağya=hayır      fıss=parfüm


ama en güzel de ann-ne diyor.öyle bi içten,öyle bi insanın içini parçalayan cinsten anlatamam.






20 Nisan 2011 Çarşamba

18 Nisan 2011 Pazartesi

MAC mineralize spf15 fondoten


Cilt makyajı yapmayı hiç sevmem.fondoten yapış yapış gelir bana,yüzümde bir ağırlık gibi.pudra ise ne bileyim yüzde çok belli oluyo gibi geliyor o toz hali.

şimdiye kadar adam akıllı bi ürün bulamadım.muhabbet aralarında ne gerek var kullanmana,gereksiz yere cildini yorma tarzı konuşmalardan şimdiye kadar denediğim her ürün dibini göremeden bozuldu ve çöpe gitti.yanarım yanarım en çok MAC'den aldığım devasa boy face&body fondotene yanarım:(


                                                     


ama  Cbell'in blogunda MAC mineral fondotenden çok memnun kaldığını,hatta ilk kez bi ürünün dibini gördüğünü okuyunca işte bu! dedim.hemen aldım ve kullanmaya başladım.

compact yapıda olduğu için hani dengeli dağıtabilir miyim,becerebilir miyim diye korkuyordum.ama öyle maske gibi duran,yüzü ağırlaştıran bi ürün değil.çok rahat sürülüyor ve dağılıyor.renkli nemlendirici veya en hafif fondotenlerden face&body'de bile bu hafifliği bu doğallığı yaşamamıştım.



dün tüm gün evde sürüp sürüp  yaa bu belli olmuyor hiç yüzümde,hiç anlaşılmıyor diye kulp bulurken hadi dedim bi allık bi ruj filan süreyim de öyle göreyim.Aman Allahım allığın duruşu bile değişti yanağımda:)makyaj tamamlanmış oldu,yıllardır bunu bekliyormuşum ben meğer:)

daha kapatıcı,daha ağır ürün arayanların ihtiyacını karşılamayabilir.daha çok,cildinde sorun olmayıp da renk farklılıklarını dengelemek isteyenler için ideal bir ürün.15 koruma faktörlü ve de mineral olmasıyla gönülleri fethediyor:)

15 Nisan 2011 Cuma

çocuğumuzun beslenmesinde nelere dikkat edelim?

evet,size soruyorum,nelere dikkat ettiğinizi merak ediyorum.

hani özeleştiri yapmıştım ya iyi oldu.oturup düşünmek lazım neler yapıyorum,yanlışım nedir doğrum nedir diye.beslenme konusunda ailecek yeni adımlar atmamıza vesile oldu.

en başta bebe bisküvisiyle başladık işe.yüksek derecede fırınlandığı için içinde vitamin mitamin kalmadığını, doktorların tavsiye etmediğini biliyordum.ancak içinde GDO'lu soya lesitini olduğunu öğrendiğim an nefret ettim.artık sadece Hipp'in organik bisküvisini kullanıyorum.hatta Real'de geçen hafta süper indirime girdi,10 kutu kadar stokladım.


bakmayın böyle masum göründüğüne!

soya lesitini her türlü bisküvi,çikolatada mevcut.ancaaakkk kinder veye milkinis gibi çocuk çikolatalarının ambalajında da görünce afalladım.bangır bangır reklamı yapılıyor,sadece sütten,yok süt dilimi,yok kalsiyum deposu,yalan.bir kez milkinis aldım,içinde 10 tane varsa 8'ini biz yemiştik gerçi ama olsun,Ceren'in boğazından geçen o 2 tane için bile üzüldüm.bi daha mı asla! anneanne-babanne-hala-dayı gibi abur cubur alma potansiyeli olan kişilere de bunu bildirmek farz oldu.

zaten bu yaşta çikolatayla işi ne?şu anda tahin-pekmezle günlük tatlı ihtiyacını karşılıyoruz Ceren hanımın.

yaşını doldurması itibariyle devam sütüne geçtik.ama o konuda da içim rahat değil.hangimiz devam sütüyle büyüdük?valla şahsen ben 2 yaşına kadar anne sütü ve kazık kadar olana dek mahallede satılan çiğ sütle beslendim.kaynatırsın,ohh miss gibi kokar o süt.kaymak bağlar hatta..

şu anda evdeki devam sütü stoğumuz tüketelim,bir daha almayacağım.Real'de Pınar'ın organik sütü de indirime girmişti,ondan da stoklamıştık.günlük sütle dönüşümlü olarak kullanıyorum.

bir de meyveli sütler..1 kez aldım,Ceren bir iki fırt çekti,kalanını ben içtim.onların içinde de koruyucu madde.at çöpe.he sütü çeşitlendirmek mi istiyorsun koy vanilya koy bal,al sana ballı vanilyalı süt.yok almam bi daha,tövbe:)

aynı şekilde meyveli yoğurtlar.en başından beri evde mayalıyorum tefal'in makinesiyle.çok da güzel oluyor.ancak diş çıkarma döneminde iştahı kesildiği için çeşit olsun diye meyveli yoğurtlardan aldık bi süre.onlara da bir daha görüşmemek üzere veda ettik aldığımız kararla.


tefal yoğurt makinesi,şahane!

en önemli konu ise tavuk.rezilliğin bu boyutlarda olduğunu bilmiyordum.tavukların şişirildiğini duymuştum da şu resmi görünce afalladım resmen.östrojen hormonu basıyorlarmış tavuklara ve bu hormon kızlarda erken yaşta adet,erkek çocuklarda göğüs büyümesi gibi sorunlara sebep oluyormuş.hatta emziren anneler grubunda okuduklarımdan sonra (izin almadığım için yayınlayamacağım)  kesinlikle organik tavuk dedim.migros'tan orvital markalı organik tavugu tüketiyoruz şimdilik.pahalı gibi gözüküyo ama uzun vadede düşünülünce çocuğumuz için feda diyoruz.




yumurta da aynı şekilde organik alıyoruz artık.


anlattığım her şeyi Ceren için yapıyoruz,kendimize yine hormonlu tavuk,antibiyotikli süt..bizden geçti artık:)


şimdi bu yazıyı ben anne olmadan önce okusaydım nefret ederdim bu çokoprenses'ten:)ne kıl derdim.biz böyle mi büyüdük? derdim.yok kardeşim,geçti artık,eskiden süte su koyarlardı sadece,şimdi her yediğimiz şeyde zehir var tabiri caizse.

yoğurdu mandıradan alırdık,sütü sütçü komşudan.et mi?egeli olduğumuz için fazla et yemezdik zaten.40 yılın başında köfte patates.tavuk?kasaptan.zaten süper marketler de fazla yoktu.yumurta,köyden.kola?o da ne?sadece yılbaşında ve doğum günlerinde.okula giderken ekmek-peynir-domates,yanında da ev yapımı ayran,konserve kavanozunun içinde:)çikolata?biri yurtdışından getirecek de tablet çikolatayı o zaman yiyeceğiz.eh işte arada tadelle ya da hobby.ekmek üstünden kalan parayla da topitop.bizim abur cuburumuz en çok da tuzlanmış hıyardı afedersiniz.

12 Nisan 2011 Salı

bir Salı klasiği!


Salı günleri dersim yok.Ceren de bunun farkına varmış olmalı ki istisnasız her Salı sabahın köründe kalkar,sabahın körü dediğim 4.30-5.00.N'apsın çocuk,annesiye daha çok vakit geçirmek istiyo ama di mi?

H&M sandalet



her yaz vazgeçilmezimdir dore sandalet.bu yaz için de şimdiden aldım.

H&M'de 19.90 TL'lik fiyatını görünce inanamadım.fiyatı ucuz olunca işkillendim. bu fiyata sandalet mi olur,2 güne kopar diye düşünürken bir yandan da içimden salaklık etme,almazsan eve gittiğinde pişman olcakasın,yarın bi daha geleceksin ve numarası kalmamış olacak diye geçirdim.

tabi galip gelen alışveriş aşkı oldu.

11 Nisan 2011 Pazartesi

biz bu haftasonu

ekspres bi tur yaptık geldik..

fırsatları değerlendirmeyi severim.e tabi konu bir de gezi olunca..arkadaşımın Lüleburgaz'daki düğününü bahane ederek en verimli şekilde bir haftasonu nasıl geçer diye 1 haftadır etüt çalışması yapıyordum.nereye gidilir,nerede ne yenir?

e ne demişler gelin ata binmiş,yaaa kısmet demiş.cuma öğleden sonra Ceren'in biraz kırgın gözükmesi,akşama 40.2 ateşle hastaneye kendimizi zor atmamız,tahliller,Ceren'in mızırdanması derken yok abicim,bizim gezi yatar dedik.hayal kırıklığı yaşamadım değil,ne yalan söyliyim.

cumartesi günü havanın günlük güneşlik olup,içimizde planımızın yarım kalmasını ezikliği ile yavrum hasta olcak zamanı buldun dememize alınan Ceren iyileşmeye karar verdi.bi daha ateşlenmedi ve kıpır kıpır tam mesai yaramazlığa devam etti.e hadi dedik ne duruyoruz?

hemen apar topar çantalar hazırlandı,düğünde ne giyicez,ay ayakkabıyı almadım,Ceren'in sütü nerde derken gayet organize bi şekilde evden çıkmayı başardık.bu konuda talimli olduğum için dışarı çıkmak,hazırlanmak filan çocuk oyuncağı.söylemesi ayıp elim de biraz hızlıdır.

elimin hızlı olduğu kadar güzel de organizasyon yaparım.(Türk filmi repliği edasıyla okuyunuz lütfen)neyse bu kadar reklam yeter,görsellerimize geçelim.

ilk önce Çorlu çıkışında bulunan Zorlu'ya girdik.aman Allahım kasada inanılmaz kuyruk,sanki H&M'in açılış günü.hellokitty'li nevresime bakıp çıktık,daha fazlasına eşimin bünyesi dayanamazdı zaten.

ardından meşhuuurrr Ahmetbey köftesini yemek üzere Ahmetbey kasabasına uğradık.evet,gerçekten çok güzel.yanında gelen kızarmış ekmek var ki üzerine ızgaranın yağı bulaşmış,off Allah dedirtiyor insana.porsiyon usulü değil,kiloyla çalışıyo adamlar.kişi başı 250 gr köfte yetiyor.




sonrasında Lüleburgaz,otele yerleşme,kuaför,düğün dernek...sabahı zor ettim çünkü çarşafımı götürmeyi unutmuşum.ben öyle başkasının hele tanımadığım insanların kullandığı çarşaf,havlu gibi şeyleri kullanamam.kumanda,kapı kolu,sifon düğmesi,musluk başı gibi şeylere dokunamam.yurtiçi-yurtdışı tüm seyahatlere çarşafımı götürürüm.hatta yastık bile götürmüşlüğüm vardır.

sabah olmasının verdiği rahatlama,günün pırıl pırıl olmasının mutluluğu ile kendimizi yine vurduk yollara.Edirne-Karaağaç'a giderken meriç kıyısına yakın Yeşil Sera'da kahvaltımızı yaptık,enfesti.hatırlamak bile istemiyorum,ağzım sulanıyo hala.





Ceren de tabi bu sırada sıkılmaya başlamıştı ve beni tek elle kahvaltı yapmaya mahkum etti:)




meriç kenarında hava aldıktan sonra Edirne çarşıya yol aldık.




çarşıları gezdik,keçecizade'den badem ezmesi,kavala kurabiyesi ve akide şekerler aldık.akide şekerlerin arkasındaki Konya'da imal edilmiştir yazısını okuyunca güldük.








el yapımı sabunlardan niye almadık onu ben de bilmiyorum.




Selimiye Camii'ni gezdik.



 ve beklenen an:yaprak ciğer..ne desem ki bu lezzetle ilgili,söz yetersiz kalıyor.şöyle diyim canım çektikçe Edirne'ye giderim ben bu ciğer için.İstanbul'da yok mu böyle yapan yer?




6 Nisan 2011 Çarşamba

LCWaikiki online alışveriş

normalde yüzüne bakmadığım LCWaikiki pek bi kıymetlendi bu aralar:)

eşimin mailine düşmüş,lcw online alışverişe başlamış ve de %10 indirim varmış tüm ürünlerde.e bi bakayım dedim,işin içinden çıkamadım.onu mu alsam bunu mu alsam diye 2 gün düşünürken baktım begendiğim 2 kazak bitti.elini çabuk tut çoko dedim.attım sepete,aldım gitti.siyahın krem rengi de vardı onu da aldım.ama son 2 resimdekileri begenmedim,iade edeceğim.

kargo 2 gün olmadan elime ulaştı.30 gün içinde iade etme hakkımızın olması da süper bişi.50TL üzeri siparişlerinizde ücretsiz kargo.2 tane kazak var begendiğim ama bedeninin kalmadığı.her gün girip bi bakıyorum gelmiş mi diye:) fiyatlar çok çok uygun.




günlük kullanımda tarzım olmasa da okul için ideal



okul için ideal ama kesimi çok geniş, aynen iade.

pijama gibi durdu,beğenmedim.

Bugün

bu aralar en sevdiği şey bana ve oyuncaklarına sarılmak.

gece 3 ve 6'da Ceren için kalktım ama esas kalkış 7'de oldu.Ceren uyuyordu,sessizce hazırlanmaya başladım.tam makyaj ve saçımı yapacakken uyandı.önüne rujlarımı verdim ağlamasın diye,birrr,ikii,üçç diye rujları saydım ona,avundu.

hadi gel dedim,hazırlanma sırası sende.kotunu,hırkasını giydi.baktım saate,8 olmuştu,tühh kahvaltı yapamadım yine dedim,erzak çantama corn flakes,süt,kase ve kaşığımı attım.neyseki çantaları dün akşamdan hazırlamıştım.kolumda 3-4 çanta,kucağımda Ceren çıktık.otoparka indik.bi baktım araba yok,dün akşam evin önüne park ettiğim geldi aklıma,tekrar çıktık dışarı.

yollar kaygandı,trafik vardı.Nihat da yoktu radyoda.neyseki Ceren her zamanki gibi sessizce oturdu koltugunda,etrafı izledi.geç kaldık.daha dogrusu her gün erken vardığımız için bugün ucu ucuna yetiştik.Ceren'i bıraktım kreşe.sarıldı bana,ağladı.ama öğretmeninin kucağına gidip de oyuncakları görünce sustu.

vardım okula.tüm gün boyunca muhabbetimiz eksik olmadı.güzel geçti.son derste ohh dedim,bitiyor.yanıldım.aklıma daha 2 saat daha kursum olduğu geldi,içimi sıkıntılar bastı.ama abartmışım.test çözdük,çok çabuk geçti.

Ceren'i aldım,sarıldık sıkıca.eve dönerken cd satan dükkana uğradım,Ebru Şallı var mı? dedim,hee pilates mi,yok kalmadı dedi.

eve girdik.Ceren'in üstünü-altını değiştirip elma yedirdim.buzdolabını karıştırırken Ceren ben de ilk kez denediğim pazı yemeğini koydum ocağa.içine de 1 çay bardağı bulgur koydum.Ceren'e yemek hazırladım.eşim geldi,hemen Ceren'e yemeğini yedirdim,alt komşuya oğluna ders çalıştırmaya indim.derse konsantre olamadım üst kattan yani bizim evden gelen çocuk ağlaması yüzünden.

20.30'da eve çıktım.Cerenle sarıldık oynaştık.maç izleyen eşime haftasonu planını anlatmaya çalıştım,diyetteyim,ilgimi çekmiyor dedi.zaten akşam yemeğinde de bulgur pilavı yedirdin bana,doldurmuşsun yemeğe bulguru dedi.Ceren'i uyutmaya gitti,ben de nete girdim haftasonu Edirne'de neler yenir araştırayım dedim.5 dk sonra eşim Cerenle geri döndü,uyutamadım bi de sen denesene dedi.yaaa daha yemek yemedim bile,üstümü bile değiştiremedim dedim,bilgisayarın başında oturacağına yeseydin dedi.tamam yiyeyim şimdi dedim,maçın 2.yarısı başlıyor,durdun durdun tam zamanını buldun dedi.tamam o zaman,ben uyutayım Ceren'i dedim.karanlıkta,kumaş pantolonla ve aç mideyle ayağımda Ceren'i salladım,o sırada aklımdan bu yazıyı yazmak geçti.sonra aklıma Edirne'de yiyeceğim köfteler ve yaprak ciğer geldi,ağzım sulandı.

uyumayan Ceren'i duyan eşim imdadıma yetişti,ben de hemen mutfağa koştum,yemek yedim,üstümü değiştirdim,Ceren'e süt içirdim.O uyuyunca tüm stresimiz geçti.

muhtemelen bu yazıyı yazdıktan sonra duşa gireceğim,yatağa girdiğimde tühh bugün yine erken yatamadım diyeceğim.yarının oldukça light bi gün olduğunu düşünüp rahatlayacağım.kafamı yastığa koymaya çeyrek kala uykuya dalacağım ve yarın için enerji toplayacağım.