2 Kasım 2016 Çarşamba

İçinde Aşk var: S'LOVE'NYA





       Selam! Bi gözüküp bi kayboluyorum di mi? :) Baktım gezi yazılarım yığılıyor, ufak ufak eklemeye başlayayım dedim. Size rehber olurken benim için de geriye dönüp bi hafıza tazeleme oluyor buraya yazdığım yazılar. Daha sırada Alsace, Chamonix-Zermatt, Viyana gezi yazılarım var yazılacak :( Haydi Bismillah, geçen seneki Slovenya gezisi ile başlayalım.

     Kısa bir İtalya gezisinden sonra GoOpti ile Slovenya'ya geçtik. 10.evlilik yıldönümümüzde romantik bir seçim yapmak istedik ve Bled'i seçtik. Bled'i instagramda mutlaka görmüşsünüzdür, gölü ve gölün ortasındaki adacık ile fotoğraflarda etkileyici gözüküyordu, biz de bi denemek istedik:) Biz Venedik'ten direkt Bled'e geçtik, ancak başkent Ljubljana da Bled'e oldukça yakın, yarım saat filan, ülkemizden direkt uçuş ile de buraya ulaşabilirsiniz. Bu yazıdan sonra Slovenya'ya karşı kayıtsız kalamayacaksınız:)


Bled'de iner inmez farklı bir hisse kapıldım, burası kesinlikle büyüleciydi. 2-3 dakika gölün kıyısına oturdum ve etrafı izlemeye başladım. O kadar sersemledim ki atmosferden, masal diyarı gibi, çok çok etkileyici bir havası var.

 Gölün kıyısında çocukları gördükçe keşke Ceren de burda olsaydı diye geçiridim içimden. Çocukla çok rahat gezilecek rotalardan biri. Gölün çevresinde birkaç plaj ve kamp yerleri var.  Etrafı kolaçan ederken birkaç tesis keşfettim, aklımda ilerleyen yaz tatillerine dair güzel planlar var :) Aslında Bled gölü kar altında da enfes gözükür!












Karşı tepede Bled kalesi


















Bled'e inince ilk önce araba kiraladık etrafı rahat rahat gezebilmek için. Ayrıca otelimiz merkeze pek yürüme mesafesinde değildi. Biz özel bir tatil olduğu için Vila Bled'i seçtik. Birçok seçenek mevcut çok çok uygun fiyatlara, ister pansiyon ister kamp alanı her bütçeye uygun seçenekler var. Ayrıca Slovenya birçok Avrupa ülkesine göre fiyatları uygun bir yer.



Vila Bled eski Yugoslavya başkanı Tito'nun yazlık sarayıymış ve hala da devlet erkanının buluşma noktası olarak kullanılıyor. İlk gittiğimizde de toplantı vardı resmi, belli bir süre kapalıydı otel, hemen giriş yapamadık, biz de göl kıyısında dolaştık biraz.














Tito

Otel ormanın içinde, kendine ait bir korusu var resmen. Ayrıca göl kenarında iskelesi mevcut yüzmek için.


Gölün kıyısı boylu boyunca yürüyüş yolu.









Otelden direkt göle inebiliyorsunuz. Otelin bahçesinden, restorandan ve odamızdan manzaramız:)






















Otele yerleştikten sonra hemen göl kıyısına indik, biraz dinlendik ve tekne ile gezintiye çıktık.








                 









Gölde tekne ile gezintiye çıkmanız mevcut. Otelimizin ayrıca böyle bir hizmeti vardı ücretsiz. Biz de bindik sandala ve adacığa gidelim dedik :) Gölün ortasındaki bu adacıkta gözüken yapı bir kilise. Düğün olduğu için çok kalabalıktı, uzaktan bakmayı tercih ettik, inmedik. Burada evlenmeye karar verdiyseniz damat gelini onlarca basamaktan kucağında çıkarırmış, adet böyleymiş.



                   















Gezintimizden sonra heyecanlı bir görev bizi bekliyordu, hemen odamıza gittik ve hazırlandık. Çünkü fotoğraf çekimi yapılacaktı!

10. evlilik yıldönümümüz olduğu için güzel bir hatıra olsun istedik. Tatil öncesi Slovenya ile ilgili araştırma yaparken fotoğrafçı Josh Gantar'ı buldum. Kendisi ile Bled'de ve Bohinj'de iki günlük çekim yaptık, çok da iyi yaptık. Size birkaç kare :)













Çekim sonrası artık Bled'in akşam güzelliğine şahit oluyorduk :













 



 






Ve 2.günden günaydın! Hemen fotoğrafçımızla buluşup göl kenarında sabah fotoğrafları çekmeye gidiyoruz.




Bir kamp alanına gittik ve buraya bayıldım! İster karavan ister çadırınızda kalın, isterseniz kulubelerde kalın. Göle sıfır, çocuklar için harika bir ortam!

Burada iskelede birkaç poz aldıktan sonra hemen yakındaki Bohinj Gölü'ne geçtik fotoğrafçımızla.












Bohinj de ayrı bir güzellik. Zaten ülke Trakya bölgesi kadar bir yüzölçüme sahip :) Büyük bölümünü Slovenya Alpleri oluşturuyor. Göller, nehirler derken inanılmaz bir doğal güzelliğe sahip. Gerçekten bu kadar olacağını sanmıyordum. 





Bohinj'e vardığımızda ayrı bi tutulduk. Sakin, huzurlu, bambaşka bir dünyadayız sanki.




















































                  



                  







Bohinj'te çekimler ve gezintimiz bittikten sonra fotoğrafçımızla vedalaşıp yen, güzergah için yola çıktık.








Savica şelalesine gittik önce. 560 basamak merdiven çıkmanız gerekiyor şelaleye ulaşmak için ama bence değer. Bu kadar çabadan sonra bi selfieyi hakettik ama değil mi?












Şelaleye tek başıma çıktım, eşimin pek gözü kesmedi o kadar basamak inip çıkmayı. Ayakkabı ve kıyafetler de uygun olmalı mutlaka. Bunun sıkıntısını ara ara yaşadık.






                         


Daha sonra Vögel dağına ıktık. Kışın kayak merkezi olan Vögel'den Bohinj manzarası.





















Vögel'den sonra Vintgar Gorge yani kanyon için yola çıktık.

Doğal güzellik işte nasıl olsun şahane. Burası çok hoşuma gidince bu yaz Ölüdeniz'e gitmişken Saklıkent kanyonuna gidelim dedik. Evet orası da şahane. Ancak kalabalık milletiz biz kardeşim. Bir de aksiyon seviyoruz. O kadar yüksek debili suda ayakta kalma savaşı verenler mi ararsınız, karşıdan karşıya ipe tutunarak geçmeye çalışırken kendini survivorda sananlar mı dersiniz, bir yandan olmazsa olmazımız nehir kenarında çay keyfimiz, ha bi de suyun içine cafe yapmışlar, şark köşesi gibi minderlerde oturup gözleme yiyorsunuz. ''Başka yerde yaşayamam'' dedirten cinsten. Hiç bir millet bizden üstün değil, ayrıca bizdeki bu potansiyel Avrupa ülkelerinde yok ancak bir yerlerde hata yapıyoruz. Neyse bu kadar kafa patlatma yeter :)



























                        



Bled'e geri dönüyoruz, sırada Bled kalesi var.















Kaleden Bled manzarası.








Solda Vila Bled.






Gölde platform ile oluşturulan havuz.





 Ve gün sonunda otelimize varıp manzaranın keyfini çıkarmaya devam ediyoruz. Bir gün daha böyle biter...





Diğer günün sabahında erkenden yola çıkıyoruz. Bugün Triglav ulusal parkı etrafında dolaşıyoruz. Tripadvisor'dan günübirlik turları incelerken slotrips'i buldum. Mail yoluyla istediğimiz turu kararlaştırdık. Soca Vadisi turuna çıktık. Slovenya yürüyüş,bisiklet, kampçılık gibi bir çok aktivite için biçilmiş kaftan. İnanılmaz bir doğaya sahip, İsviçre'nin önüne geçti diyebilirim doğa güzelliğinde benim nezdimde :) (İsviçre'nin kalitesi ayrı tabi:))

Sabah bizi Bled'den aldılar ve rahberimiz bizi önce Pericnik şelalesine götürdü. Tabi mutlaka uygun kıyafetler ve de uygun bir outdoor ayakkabı giymenizde fayda var. Uzun yürüyüşler sizi bekliyor.





















Rehberimiz genç bir sporcuydu. Tur boyunca çok fazla elektrik alamadık kendisinden. Burası İsviçre'ye benziyor diyince gerildi biraz, İsviçre buraya benziyor dedi:)) Slav ırkı değil mi Sırp ve Rus hayranlığı konuşmalarından hemen seziliyordu:)

Bu asabi arkadaş daha sonra bizi Kranjska Gora'ya götürdü.





























Slovenya'nın en yüksek yollarından biri olan Vrsic geçidi ile devam ediyoruz. Bu geçiş yolu Kranjska Gore ve Bovec'i birbirine bağlayan 1611 m yüksekliğinde bir yol. 1.Dünya savaşında Rus askerler tarafından yapılmış. 50 tane keskin viraja sahip, gerçekten bu dağ yolundan geçerken yüreğiniz ağzınıza geliyor.  yol üstünde kulübelerde yerel yemeklerin tadına bakabilirsiniz.






Her bir virajda görebileceğiniz yerler var. Mesela 8 no'lu virajda bir şapel var. Yol yapım çalışmasında çalışan ve heyelanda hayatını kaybeden esir Rus askerler anısına yapılmış.










Yol boyunca ilerlerken rehberimiz dağ manzarası eşliğinde biraz oturup bişiler anlatacağını söyledi. Gözüken dağların üstünde bir yüz şekli olduğu, bununla ilgili mistik bir hikaye anlattı. Pagan bir kızın hikayesi. Ancak hikayeyi unuttum:))






Daha sonra yemek için tatlı bir kasabada mola verdik. 








 Fakat burdan sonra rota biraz değişti. yolda ciddi bir motosiklet kazası olmuştu ve yol kapalıydı. Uzun süre trafikte bekleyip yolun bir süre daha açılmayacağını öğrendik. Rota değişince yolumuz baya uzadı ve de başlayan yağmur da üstüne tuz biber oldu.













Uzun uzuuuun yollardan sonra Soca Nehri'ne vardık. Turkuaz ne demek gerçekten bu nehirde anladık!

















Ve gezimizin son durağı Sava Nehri'nin kaynağına gittik. Atmosfer gerçekten inanılmazdı. Kitap okumak için burdan daha güzel bir ortam olabilir mi?






Ve artık son durak olarak rehberimiz bizi Ljubljana'da otelimize bıraktı. Otelimize yerleştikten sonra hemen kendimizi dışarı attık. Bizim için henüz gün bitmemişti :)

İlk iş kaleye çıktık :)  Daha sonra güzel yaz akşamının tadını çıkardık cafelerde.












Diğer güzün sabahına hasta uyandım malesef :( Bir önceki gün dağ bayır gez, terle soğu derken bünye sonunda iflas etmişti.  Zar zor, dinlene dinlene Ljubljana'yı gezmeye çalıştım.









Bit pazarı gerçekten çok hoştu. Alıcı gözüyle bakmam çünkü ikinci el eşya kullanamam sanırım :/ Ancak meraklısı için gerçekten çok hoş parçalar vardı.
































Ve yine bir çok güzel anıyı ceplerimize doldurup yuvaya döndük. Ben de size burdan zevkle paylaştım. Yazının sonuna kadar okuyan ağzınıza sağlık :) Üşenmeden yazarsam Alsace gezimle karşınızda olacağım. Ondan sonra, benim tutkunu olduğum İsviçre-Fransa zirveleri yazım. Ve daha da sonra kızlarla yaptığımız Viyana gezisi. Görüşmek üzere:)