Ceren'in aksi davranışları,zırt pırt ağlaması (hatta bu ağlamalardan dolayı araba kullanırken sürekli sağa çekerek gideceğimiz yolu 10 saatte almak), inatçılık gibi sorunların çözümü için Ceren'in kreşteki pedagogla görüşmeye karar verdim.Aslında bir sorun yok,tipik çocuk huysuzluğu.Ancak yine de nasıl davranmam gerekiyor büyüme sürecinde merak ettim.
En başta,
2 yaş sendromu var mı biz mi uyduruyoruz böyle bişeyi,annemler sizin zamanınızda böyle şeyler yoktu diyorlar diye sordum.
O zaman da vardı tabi ama onlar farkedilmemiştir dedi:) Her çocuğun bu süreci yaşadığını ancak bazı çocuklarda şiddetin daha büyük olduğunu söyledi.İlk söylediği şey şu oldu:
Zorla yemek yedirilen çocuklarda daha şiddetli yaşanır.
Bişi diyemedim,kafamdan aşağı kaynar sular döküldü,sonra buz gibi bi kova su daha döktüler.Yerin dibine girdim falan filan...
Çünkü Ceren doğduğundan itibaren -son birkaç aya kadar- yemez içmez bi şekilde idi.Emmek istemedi doğduğunda,8 ay ite kaka,sağarak filan anne sütü verdim.Ancak ek gıda döneminde yoğurt,sabahları rafadan yumurta,bir de bisküvili tahıllı muhallebi yedi.Çorba içti ana yemek olarak.Pütürlü bişey yemez içmezdi,köfte mi,o da ne? Biri peynir mi dedi. Labne yiyecek yumuşak yumuşak.Geçtiğimiz yaz karpuz yedi,ailecek şok geçirdik,katı bişeyi ağzında çiğniyor diye:) Pilavı yoğurtla,bezelyeyi veya köfteyi ezerek yoğurtla yedirdik.Tabi yedi değil yedirdik:) Tv karşısında,bilgisayar karşısında,şarkılarla türkülerle...Yeni aldığım laptop pert oldu yemek arkadaşı yaptık.Hee hepsi geçti mi geçti,büyüdü mü büyüdü.Gelişimi de gayet iyiydi.Ancak hepsi benim sayemde:) Doktor da demişti,
yedirin de nasıl yedirirseniz yedirin.Yemiyorsa köfteyi çorbalara koy kıymayı,balığı.Haftada 5 gün et-balık yemesi lazım demişti.
Neyse efendim hepsi geçti,şimdi köfte de yiyor peynir de pilav da.Hatta kendi kendine yiyor,iştahı da idare eder.Hep diyorum kreş süper bişi!
İşte öyle,Ceren'in tepkilerini yemek yemeyle bağdaştırdı pedagog.Neredeyse 8-9 aydır yemek için zorlamadığım için şu an vicdan yapacak bi durum yok.O süreçte güzel beslenmesi için öyle yapmak zorundaydım.
Sonra ağlamaları sordum.Ağlasın dedi,ağlamaktan bişi olmaz dedi.Mesela arabada filan ağlıyor,kitabı-oyuncağı düşüyor,eve gelinceye kadar on kere sağa çekip sorunu çözüyorum.Pedagog,o anda araba kullandığınız için durumun tehlikeli olduğunu açıklayın,ağlıyorsa da bırakın ağlasın,açın müziğin sesini dedi.Gerçekten işe yaradı! Yine sudan bir sebep yüzünden ağladı,açtım müziği,baktım 2 dk sonra sevimli bir şekilde
anne bak kedilere diyor,unuttu niye ağladığını.Artık ağlamalar da azaldı,durumun tehlikeli olduğunu anlattım.Anladı!
Bi ara da avm'de filan elimi bırakıp kaçıyordu.bu durumun çok ciddi olduğunu,gerekli cezalarla bu davranışın söndürülmesi gerektiğini söyledi.Mesela o anda hemen kucaklayıp,eve gidiyoruz,sen yanımdan ayrıldın çünkü demek lazımmış.Mesela parka giderken elimizi bırakıp kaçtı mı,derhal ceza olarak eve götürüyoruz.İstediği şeyden mahrum kalınca davranış düzelmeye başlarmış.Ben Ceren'e kötü insanların olduğunu,annenin yanından ayrılmaması gerektiğini anlattım.Hem onu göremeyince çok korkup üzüldüğümü söyledim.Bilmiyorum ne kadar doğru ama hislerimi bilmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
Ayrıca,cezanın yaptığı olumsuz davranışla alakalı olmasını söyledi.Mesela bir bardak suyu yere boşalttı,bunun cezası parka gitmeme olmamalıymış.O davranışın cezası eline bezi verip,sil demekmiş.
Vermek konusunu konuştuk biraz da.Ceren'e kıyafet almayı çok seviyorum.Oyuncak çılgınlığımız yok,gereksiz şeyler almamaya özen gösteriyorum.Ancak kıyafet konusunda karşı koyamıyorum,gerçekten kıyafet yetmiyor hele kreşe başlayınca.Pedagog tabi o konuda da uyardı.Sürekli bişiler almak sevgi olarak algılanmazmış çocuk tarafından.Hepimizin bildiği gibi doyumsuzluğa sebep olurmuş.
Her aldığınız şeyin bir anlamı olmalı dedi,mesela bayram hediyesi,mesela doğum günü veya yeni yıl hediyesi.Bir anlam ifade etmez,değeri olmazmış alınan şeylerin.Pedagog da benim kafadan,aldığı bir kolyeye bile 1 hafta dönüp dönüp bakarmış hevesinden.Hangi birimiz çocukluğunda bayramdan önce kıyafetlerine bakıp yatmadı,hatta kırmızı rugan ayakkabılarımı başucuma koyduğumu bilirim.
İstediği şeyleri önüne hazır olarak koymaktan ziyade,biraz gayret göstermesini sağlayacakmışız.Mesela para biriktirmesi,mesela hedeflenen başarıya ulaşması gibi...Bir de eskiyince alınmalıymış o oyuncağın yenisi. Biz n'apıyoruz,10 tane bebek alıyoruz.
Kararlı bir ebeveyn olacaksınız dedi.Yoksa çocuk çok rahat kullanır bu durumu dedi.Ayrıca anne başka,baba başka derse siz kötü anne olursunuz dedi.Babalar daha yumuşak karınlıdır,kıyamazlar,ancak tutarlı olmalı karı-kocalar dedi.
Geceleri yanımıza geliyor Ceren. Kesinlikle hayır dedi:( Kararlı olacaksınız,gece uyanıp yanınıza geldiğinde burası bizim odamız,sen de kendi odanda yatacaksın diyin dedi. Hiç bir zaman,hasta olsa bile sizin yanınızda yatmayacak dedi. Hasta oldugunda siz onun odasında yatabilirsiniz dedi. Hele hele babayı salona göndermek filan Allah korusun:) Bu kısımda yorum yapamayacağım:)
Ama dedim,anne baba sıcaklığına ihtiyacı vardır diye sordum. Bu yaşta ben de isterim yatakta bi sıcaklık dedi:)) Psikolojik gelişimini sekteye uğratmaz sizin yanınızda yatmasını engellemek dedi:)
Çözdük mü bu durumu,hıı çözdük;) O gün bu gün beraber yatıyoruz :))
Ceren,incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerden ağlardı.(neyse ki biraz hafifledi) Mesela kitabı yere düşer ağlardı,pedagog hiç oralı olmayın dedi.E
vet kitabın düştü,sen onu alabilirsin diyip üstüne düşmeyecekmişiz.
Eğitim ile ilgili de sordum.Ceren çok erken konuştu,renkleri,şekilleri ve sayıları çok erken öğrendi.Okulda öğretmeni de uyardı zaten Ceren'in biraz farklı olduğunu.Ancak pedagog
bu durumu görmezden gelmemiz gerektiğini söyledi.Yaş grubuna uygun oyuncak ve kitaplarla devam edilmesi gerekiğini söyledi.Puzzle gibi oyuncaklarla desteklenebilir dedi,o kadar.Sanırım çocuğu sıkmamak lazım,aşırı yüklememek lazım.Zaten ben de hırslı bir insan olmadım şu hayatta,kızım da mutlu olduğu şeyleri yapsın,yeter.
Valla bilmiyorum,şu anda ayarında hareket ettiğimi düşünüyorum.Özgür,özgüveni yüksek bir birey olması amacım.Rahat büyümesi taraftarıyım çocuğun.Sümüğü akar,veririm eline mendili siler.Yere oturur,üstü kirlenir,ellerini boyar.Düşer kalkar,öperim geçer.Her gün dondurmasını yer.Ne bileyim,çocukluğunu yaşasın istiyorum.'Dur,sus,yeter,aman,ayy'larla büyümesin,baksanıza zamana,daha kendi çocukluğumuz gözümüzün önünde canlanırken,kendi çocuğumuzu büyütüyoruz!