19 Ekim 2012 Cuma

Gruyeres/Fribourg ve Çikolata Fabrikası


Her ay 1 yazı maşallah:)) Üstümde ağır bir yük oldu şu gezi yazısı. Yok valla vaktim yok,annem bile soruyor kızım sen bilgisayar başından kalkmazdın,n'oldu diye:)) Bu seri tamamlanmadan başka post da girmek istemiyorum,kaldı blogum öylece boynu bükük.

Efendim,şu İsviçre'ye bir veda edelim artık bu postla. Kış geldi,Alpler karla doldu,hala yaz gezisini tamamlayamadık yaa.

7.günün sabahında Gruyeres'e gittik,küçük bir kasaba. Hani gravyer peyniri var ya,onun merkezi.







Kasabada bir tepe var,tepede de bir kale. Kaleye çıkan yolda da fondücüler. Heh işte biz burda bir sonraki gün bir fondü yiyeceğiz,midemize oturacak,azz sonra:)



Ceren yine oynayacak bişi buluyor:)




Kalemiz:)




Tepeden kasabaya bakış:
















Ekmekler bile İsviçre'nin coğrafyasını temsil ediyor.








Peynirlerin üretim merkezine de gittik tabi:




Sonra hemen yakındaki Broc'taki Nestle'nin fabrikası için cıktık yola.







İsviçre'nin yerel çikolata markası Cailler de burada üretiliyor. Zaten hisselerinin yarısı Nestle'ye ait. Ancak Cailler'in şöyle bir özelliği var, sadece süt kullanılıyor,süt tozu filan yok. Sadece doğal beslenen İsviçre ineklerinin sütü kullanılıyormuş. E tabi haliyle lezzet de artıyor.



Gizli tarif bu dolabın içindeymiş:)




Her yer çikolataaaa:) Bu merkez sadece market veya fabrika değil,aynı zamanda sizi çikolatanın tarihine bir gezintiye çıkaran harika bir gösteri de yer alıyor. Ücret ödeyerek katıldığınız bu gösteride harika bir şekilde hazırlanmış hareketli görsellerle bir masalın içindeymişsiniz gibi,o koridordan o koridora geçerek resmen bir  şov izliyorsunuz.



Ayrıca çıkışta çikolatalardan istediğiniz kadar tadıyorsunuz. Midem bulandı yiyemedim desem:) O kadar coktu ki. Ayrıca çikolatada kullanılan badem-fındık-fıstık filan çuvallarla önümüze koyulmuştu.




Bu güzel ziyafetten sonra Fribourg için yola çıktık. Bizim Gruyeres'teki kalenin uzaktan görünüşü:)




Fribourg'ta caddelerde indik çıktık,oturduk bir yerlerde keyifli vakit geçirdik. Artık günlerin yorgunluğu ve de tatilin sonunun gelmesi nedeniyle Fribourg'ta biraz buruktum.













Şu İtalyan restoranları da olmasa...



Yol manzarası. Çok kanıksadık ya,ülkede 4000 tane göl olunca her yerde karşımıza bu manzara çıkıyor.



Ve son gün yani 8.gün sabah tekrar Gruyeres'e fondü yemeye gidiyoruz.



Siz siz olun 2 kişi için 2 kişilik fondü istemeyin. Hem 100 tl ödemezsiniz bir peynire,hem de bitirirsiniz tencereyi,artmaz israf olmaz:)

Fondü işte,içine bandır patates ekmek filan...Tadı güzel,ona laf yok ama o kadar para verince fondüyü mü yedim fondü mü beni yedi bilemedim.



Hadi kalk bey kalk gidelim memlekete dedim, akşam uçağı için taaa öğlen gittik Zürih havaalanına free shopta gezeriz diye. Ancak bana bir hüzün çöktü,bir de paralar suyunu çekince yok anam yok parfüm filan almıcam dedim,oturduk cafede gezmedik. O gün bu gün parfümsüzüm:)



BİTTİ.

Her güzel şey gibi bu da bitti. Ben İsviçre'ye bayıldım,dibim düştü. Hatta döndükten sonra buraya adapte olamadım,valla,gülmeyin.

Gidin görün abicim ,size tek tavsiyem budur.